RSS2.0

Eski Samsat ve Samsat Kalesi

Eski Samsat 1987 yılında Güney Doğu Anadolu projesi kapsamında Atatürk barajının su tutması nedeniyle yükselen Fırat sularının altında kaldı. Samsat özün ve köklü tarihi kadar kalesi ile de meşhurdur. Samsat kalesi eşine az rastlanır büyüklükte taşıma toprak ile yapılmış el yapımı bir dağdır. Bu büyüklükte bir el yapımız dağın bir eşi daha yoktur.

Samsat'ın ünlü kalesinin ne zaman yapıldığı konusunda kesin bir bilgi yoktur. Ancak Samsat Kalesinin Hitit krallığı zamanında yapıldığı tahmin edilmektedir. Kale bir zamanlar ileri ve gelişmiş bir medeniyet olan Kommegene krallığına başkentlik eden eski Samsat şehrini üzerinde taşımaktadır Kale tamamen taşıma toprak ile yapılmış olup tamamen insan yapımıdır. Yanda ki resimlerde Samsat Kalesinin kuzeyden görüntüsünü görüyorsunuz.



M.Ö. 9 yy da KUMMUHU adı verilen bölge önce Hititler sonra Asur egemenliği altında refah içinde yaşadı. Bu iki büyük medeniyetin izlerine eski Samsat bölgesinde ki atölye ve eski taş ocaklarında rastlamak mümkündür. Bu bölge o zamanlar ticari ve sosyo ekonomik açıdan çok önemliydi. IFRATES (Fırat) kıyılarına hakim olmak demek doğu ve batı arasındaki ticaret yollarına hükmetmek anlamına geliyordu. Bölge çok verimli topraklara sahipti zengin SEDİR ormanları ile kaplıydı ve su sorunu yoktu. Fıratın batı yakasının kontrolünü sağlamak bir anlamda Anadolu ve Mezopotamya arasındaki sosyo ekonomik tüm iletişimi kontrol etmek kısacası bilinen dünyaya hakim olmak anlamına geliyordu.




M.Ö 3.yy da Büyük İskenderin generallerinden biri tarafından kurulmuş olan SLEUCİD İmparatorluğu fıratın batı kıyısına ve samsata hakim durumdaydı ancak zayıftı hakimiyetindeki beylikler isyan ediyor ve bağımsızlıklarını kazanıyordu Samsat ve çevresine hakim olan KOMMEGENE bu beyliklerden biriydi İKALAMEAS adındaki vali M.Ö 163 yılında KOMMEGENE Krallığının bağımsızlığını ilan etti Sonraki Kral SAMOS Krallığını ve Samsat kalesini güçlendirerek kalenin son halini almasını sağladı bilge bir kraldı Başkent Samsat ve Kahta'nın sahip olduğu demir madenlerinin ticaret yollarını kontrol eden jeopolitik ve ekonomik öneminin Zengin ormanlarının krallığının düşmanlarını arttıracağını biliyordu. Krallığının geleceğini korumak için oğlu MİTHRADATES'i SLEUCİD prensesi LAUDİKE ile evlendirdi. Ama devler arasında var olmak kolay değildi. Ermeni ve part tehdidinden sonra batıdan gelen ROMA İMPARATORLUĞU kommegene krallığının geleceğini tehdit ediyordu. SAMOS Öldüğünde bugün GERGER ilçesinde beş metrelik kaya kabartması resminin bulunduğu dağa gömüldü. Kendisinden sonra işler iyi gitmedi Kommegene daha fazla dayanamadı ve ermeni krallığına vergi ödemeye başladı. Bu durum Kral ANTİOCHOS'un M.Ö. 70 de halk ayaklanması ile tahta çıkmasına kadar sürdü Kommagene en parlak yıllarını bu büyük kral zamanında yaşadı şehirler kuruldu büyük tapınaklar inşa edildi farklı kavimlerden olan halkını birleştirmek için doğu batı sentezi (HELENİSTİC) üretti bu karma kültürün örneklerini Kahta ilçesinde kendi mezarının bulunduğu NEMRUT anıt mezarındaki heykellerde görmek mümkündür pers ve yunan tanrılarının heykelleri burda yanyanadır. Heykellerde heykeltraşlık üslubu yunanlılara aittir, Ancak tanrıların elbiseleri başlıkları Pers (İRAN) kültürüne aittir. Bütün ülkeye dev kabartma heykellerini yaptıran ANTİOCHOS'un ihtişamı Roma İmparatorluğunu yöneten MARCUS ANTONİUS'un düşmanlığını kazanmasına neden olur. Roma Ordusu İmparator MARCUS ANTONİUS'un emriyle M.Ö.65 yıllında Samsat kalesini kuşatır. Büyük Roma Ordusu iyi korunan Samsat Kalesinde başarılı savunma örneği sergileyen kommageneli okçular tarafından mağlup edilir. Roma İmparatorluğu için utanç verici olan bu yenilgi Kral Antiochos'un bu sevinç ve gururla kendini TANRI İLAN etmesine ve Nemrut anıt mezarını inşa etmesine vesile olmuştur. Kale ve çevresinde yapılan araştırmalarda toprak katmanlarında ki tabakalara göre bir yapı katları haritasına ulaşılmıştır.


Tabakalanma
Yerleşimdeki saptanabilen yapı katıları şu şekildedir,
  • I.-III. yapı katları: Ortaçağ
  • IV. yapı katı, Roma Dönemi
  • V.-VI. yapı katları, Helenistik Dönem (MÖ 4. yüzyıl)
  • VII. yapı katı, Yeni Babil Dönemi (MÖ 6. yüzyıl)
  • VIII.-XI. yapı katları, Demir Çağı
  • XII.-XIII. yapı katları, Son Tunç Çağı - Orta Tunç Çağı
  • XIV. yapı katı, Asur Koloni Çağı MÖ 18. yüzyıl
  • XV. yapı katı, MÖ 19. yüzyıl
  • XVI-XIX. yapı katları, İlk Tunç Çağı
  • XX. yapı katı, Son Kalkolitik Çağ'dan İlk Tunç Çağı'na geçiş
  • XXI.-XXVII. yapı katları, Kalkolitik Çağ [3]

BULUNTULAR
Ortaçağ'ın geç evrelerine tarihlenen tabakalardaki kazılarda MS 12. – 13. yüzyıllara ait sikkeler tanımlanmıştır. Bunlardan Selçuklu sultanlarından I. Gıyaseddin Keyhusrev (1192-1195), Ala el-Din Keykübad'ın, (1219-1236), II. Gıyaseddin Keyhusrev'in (1236-1246), IV. Rükn el-Din Kılıç Arslan'ın (1257-1264) sikkeleri yanı sıra Selahaddin Eyyubi'nin (1170-1193) Harran'da basılmış sikkesi sayılabilir.[4]
Aşağı şehir II. katında bulunan ayaklı kadehler, bardak ve kaselerden oluşan cam eşya koleksiyonu oldukça zengindir. Diğer buluntular arasında kandiller, fildişi bir tarak, koku şişesi[5], pişmiş toprak kandiller, kemik kaşıklar, yaprak şeklinde mermer aplik ve sikkeler sayılabilir.
Sağlam bir Bizans suru üzerine kurulmuş Selçuklu Dönemi surları sağlam korunmuştur. Bu surlardaki kazılarda kireçtaşı üzerine çalışılmış, usta bir hattatın elinden çıkmış olan kitabe, Diyarbekr Şahı Karaaslan'a aittir.
Sarayın merkez avlusu olduğu düşünülen bölümü 14,65 X 20,55 metre ölçülerinde olup mozaik köşelidir.
İslam Dönemi'ne ait 1,8 metre çapındaki bir kuyuya atılmış beş kişinin iskeletleri bulunmuştur. En altta yüzükoyun yatan iskeletin boyun hizasında Abbasi Dönemi'nden beş altın sikke ve gümüş sikkeler vardır. Altın sikkelerden biri Harunürreşid (766 – 709), ikisi ise Mütevekkil'e (822 – 861) aittir.

Adıyaman Müzesi bu kaleden çıkan eserlerle süslüdür. Kale 1940'li yıllara kadar ailemin tapulu gayrimenkulu idi ve üzerinde ki düzlükte tarım yapılırdı. Bir gün ekim sırasında toprak sürülürken bir kafatası bulunmuş durum yetkililere haber verilmiş ve yapılan araştırmada kafatasının 2000 yıl öncesine ait olduğu ortaya çıkınca devlet tapuları iptal edip kaleyi derhal kamulaştırmış ve tarihi kaleyi koruma altına almıştır. Dikkat ederseniz kalenin surlarından geriye hiç birşey kalmamıştır ancak Amerikalı arkeolog bayan Theresa Goell yaptığı kazı çalışmalarında kale üzerindeki kompleks yapılaşmayı ortaya çıkarmıştır.

Uygarlıkların merkezi olan Samsat ilçesi 01.03.1988 yılında sulara gömülerek tarihten silinmiştir.Samsat taki kazılar en son Ortadoğu Teknik Üniversitesi adına, Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya fakültesi öğretim görevlisi Prof. Niğmet ÖZGÜÇ tarafından 8 yıl süreyle her yıl 3 ay olarak sürdürüldü. Dikkat ederseniz kazılar müthiş bir hızla yapılmıştır. Her yıl sadece 3 ay çalışılmıştır bu ne müthiş bir fedakarlık (!)

Kazıların ağırlığı dünyada eşi ve benzerine ender rastlanan Samsat kalesinde yavaşda olsa devam etmiş, Ortalama 20 bilim adamından oluşan kazı kurulu 1979 yılından 1987 yılına kadar kazı çalışmalarını sürdürdüler. Prof. Niğmet ÖZGÜÇ başkanlığında Samsat kalesinde yapılan kazılar sırasında Kommagene kralının sarayı tamamen ortaya çıkarıldı. Ağır sürdürülen kazı çalışmalarında 35 m olan kalede ancak 9 m'ye inilebilmiştir. Altın takılar, cam ve porselen kaplar bulunmuş höyüğün güney batısında hellenistik devre ait IV. yapı katında bir beze sarılı olarak altın süs eşyası, bilezikler, gerdanlık ve küpler bulunmuştur. Çürümüş bez madolenler üzerinde iz bırakmışlardır. Define takı olarak kullanılan gümüş sikkelerle, altın, gümüş, ziy- net eşyası ve kıymetli taşlardan yapılmış boncuklar- dan meydana gelmiştir. Definenin iyi korunmuş ilginç eserlerini ikisi çift, ikisi tek olan kaplamalı takılardan olan 6 adet küpe temsil eder. Ayrıca gümüş üzerine altın kaplamalı takılardan 2 çift bilezik mevcuttur. Kale dışında ilçenin çeşitli yerlerindeki kazılarda da paha biçilemez tarihi eserler çıkarılmıştır. Amerikalı arkeolog Richard ELLIES'te yaptığı kazılarda bulduklarından başka bir çok eserin de toprak altına yattığı kanısına varmıştır. Kalenin içerisinde gizli koridorlar tespit edilmiştir ancak yolun tamamı keşfedilemeden ve nereye çıktığı anlaşılamadan kale sulara gömülmüştür. Ne yazık ve hazindir ki çalışmaların onda biri bile tamamlanmadan kale döneminin olaylarını ve sırlarını da alıp sular altında kalmıştır.








1987 yılının sonunda ülkemizin sahip olduğu en değerli kültür hazinesi sulara gömülüş ve Hasankeyf için koparılan yaygaranın binde biri bu önemli kültür hazinesi için yapılmamıştır. Kale tamamen sulara gömülmeden hemen önce düşen jeton nedeni ile su altı dalgıçları suyun altında arkeologlar ve kazı ekipleri kalenin üstünde acımasızca kaleyi kazmış "Belki fazladan bir parça tarihi eser daha kurtarırız" yada "Ne kurtarabilirsek" ümidiyle dinamit patlatarak kale tahrip edilmiştir.


Aşağıda ise samsat kalesi ve samsatın göründüğü yukarıdaki karelerin bugünkü durumu


Free Image Hosting at www.ImageShack.us Free Image Hosting at www.ImageShack.us Free Image Hosting at www.ImageShack.us

1 yorum :

Adsız dedi ki...

ömer abi seni tanıyan ve seven biriyim.bütün yorumlamalarına katılıyorum.bizlerin tarihini anlattığın ve savunduğun için çok sağol.kendine çok iyi bak.Ben samsat lı.